Latifi Tezkireleri

Şair tezkireleri, şair biyografileri ve onların eserleri ile ilgili bilgileri kendine has bir tarzla okura sunan İslam kültürüne ait bir türdür. Arapların tabakat adını verdikleri bu çalışmalar, öncelikle hadislerin unutulmaması için üretilmiştir. Hadislerin unutulmaması gayesiyle oluşan bu tür, zamanla farklı alanlardaki şöhrete sahip kişilerin de unutulmaması için başvurulan bir yöntem olagelmiştir. Şairlerle ilgili bilgi veren tabakat sistemi, tezkire adı ile İran’a, Âli Şîr Nevâyî ile de Türk kültürüne geçmiştir. Anadolu sahasında ilk tezkireci (1538) Sehî Bey’dir. Bu ilk tezkirenin ardından sekiz yıl sonra yazılmış olan Laṭīfī’nin Tezkire’si (1546) gelmektedir. Anadolu sahasında Sehî Bey’in başlattığı tezkire geleneği 19. yüzyıla kadar devam etmiştir. Bu geleneğin en önemli temsilcisi ve hatta öncüsü Laṭīfī’dir. Laṭīfī, tezkiresini ilk olarak 1546’da tamamlar ve dönemin padişahı Kanûnî Sultan Süleyman’a sunar. Bu dönemde yazılmış ve Laṭīfī Tezkiresi’ni temsil eden en eski yazma, Kayseri Râşid Efendi Kütüphanesi, Yazma Eserler Bölümü, 1160 demirbaş numarasında kayıtlı olan nüshadır. Bu nüshanın hâtime bölümünde 300 şairin esere dahil edildiği belirtilir. Laṭīfī, 1546 tarihinde bu eseri tamamladıktan sonra kabuğuna çekilmez; zaman zaman çeşitli notlar alarak, tezkiresini yeniden ele almaya karar verir ve 1574 ile 1575’te tezkiresinin yeni nüshalarını okuyuculara sunar. Bu tezkire nüshaları özgün birer metin olarak değerlendirildiğinde, iki farklı dönemde kaleme alınan bu yazmalarda, yeni tezkire maddelerinin yer aldığı; madddelerin ve tezkire bölümlerinin genişletildiği, ve bunlara ilaveten yazarın dilinde ve üslûbunda önemli bir farklılaşmanın olduğu görülür. Yeni Laṭīfī Tezkiresi’ni temsil eden nüshalardan bütünsel görünüme sahip olanı ise  Süleymaniye Kütüphanesi, Hâlet Efendi koleksiyonundaki 342 numaralı yazmadır.